5 Kasım 2013 Salı

ISIRMA ALIŞKANLIĞI




ISIRMA ALISKANLIGI 

  Hayatın ilk iki yılı temel güven duygusunun oluştuğu oldukça önemli bir dönemdir. Bir insanın davranışlarının şekillenmesinde hayatının ilk iki yılının etkisi çok büyüktür.  Bu dönem çocuğa bakım veren kişi ile bebek arasında kurulan bağın etkisini görebilmekteyiz. Böylece anne ve çocuk arasında kurulan bağın etkisi göz önünde bulundurarak dengeli davranışlar sergilemek gerekir. Çocuğun öfkesine öfke ile karşılık vermek, çocuğa fiziksel şiddet uygulamak veya bir çocuğu durduk yerde öfkelendirmek, sürekli kızmak onun hayatının ilk iki senesini de ve sonrasını da çok olumsuz etkilemektedir.

  Çocuklarda belli başlı davranış kalıpları mevcuttur. Yeni doğan bebeğin emme refleksi ile elini ağzına götürmesi, elini emmesi, yedi aylık bir bebeğin ayaklarını hızlı hızlı ileri geri oynatması, dokuz aylık bebeğin emekleme davranışı,  bir yaş bebeğinin her yeri karıştırmak istemesi gibi iki yaş çocuğunun da konuşmak için gayret etmesi ve bununla beraber, bazı öfkeli davranışlar göstermesi gayet tabi doğal bir süreçtir. Isırma, vurma, tekmeleme eylemine sıkça rastlanır iki yaşındaki çocuklarda. Ne denirse aksini yapmaya çalışır. Kendi isteklerinin derhal yapılmasını ister.

  Bu dönem her anne baba için zor olduğu kadar çocuk için de zor bir dönemdir. Ebeveyn için artık karşısındaki kişi bir bebek değildir, tam anlamıyla çocuk da değildir. Gene de hareketleri çok bilinçli değildir. Fakat burada anne ve babanın çocuğa sınırlar koyması, yaptığı şeyin güzel olmadığını çocuğa geri bildirimde bulunması, oldukça kabul edilir bir yöntemdir. Başta belirtildiği gibi kızmak, bağırmak veya davranışa misilleme yapmak çocuktaki olumsuz davranışı pekiştirmekten öteye geçmez.

  İki yaş çocuklarında ısırma davranışı sıkça görülür. 0-2 yaş dönemi bebeklik dönemidir. Bu dönemde bebek meme emer. 1 yaşın sonuna kadar dişleri yoktur. Dişleri olmadığı için ara sıra damakları ile annenin meme ucunu ısırır ve bu alışkanlık haline gelir. Aslında yapmak istediği şey çıkmakta olan diş yerlerini kaşımak amaçlıdır. Bebek ısırdıkça anne sızlanmaya bazen de çığlık atmaya başlar ve bazen ceza vermek isteyip meme vermek istemeyebilir. Anne sızlandıkça, bağırdıkça, bebek yaptığı ısırma davranışının hayat bulduğunu görür ve bunu devam ettirir. Çünkü tam olarak yaptığı ısırma davranışının neye karşılık geldiğini anlamamıştır. Bu davranışı tekrar ettikçe etraftaki insanlar eğer güler ve ah ne güzel ısırdı gibi sözcükler kullanırsa çocukta bu pekişir, 2 yaşında olduğunda bu alışkanlığını her yerde sürdürebilir. Oyun niteliğinde görüp, başka insanlar üzerinde de denemek ister.

  İki yaş çocuğu için temel güven duygusunun oluşması, annenin çocuğa davranış şekli ile ilgilidir. Çocuğa güvende olduğunu hissettiren ve dış dünyadaki tehlikelerden korumaya çalışan bir anne için hayat çocuk merkezlidir. Hayatın merkezine çocuğunu koyan bir anne çocuğa hem dış dünyadaki tehlikeleri onun yaş seviyesine göre anlatır öğretir hem de başına gelebilecek tehlikelerden korur. Bunları öğretirken sakin ve rahat davranırsa çocukta o derece rahat olur, hayata bakış açısı olumlu olur. Fakat çocukla arasına sürekli bir mesafe koyan, onu dış dünyadaki tehlikelerden korumayan, kendisini yetersiz olarak gören, çocuğuna ve etrafına karşı saldırgan davranan anne kendini tehdit altında hisseder. Böyle hisseden, korkan bir ebeveyn korkutan bir ebeveyndir. Böylece dış dünyayı tehdit olarak algılayarak gelişen bir çocuk, saldırgan davranışlar gösterir. Buna ısırmak veya vurmakla başlayabilir. Isırınca ısırılarak veya vurunca vurularak karşılık verilirse çocuk bu davranışının onaylandığını düşünür ve yapmaya devam edebilir.

  Sonuç olarak çevresel faktörler davranışın gelişmesinde çok önemli etkiye sahiptir. Bunda anne ve babanın kapsayıcı ve normal düzeyde koruyucu tutumu olumsuzlukları bertaraf etmekte etkilidir. Çocuk ısırma eylemine geçtikçe sözel olumsuz geri bildirim verilebilir ama bu uyarı niteliğinde olmalıdır. Tehdit içeren uygulamalardan ve sözel ifadelerden kesinlikle kaçınılmalı, ısırma davranışını olumlu ve komik gibi gösteren bir tutum içerisine de girilmemelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder