17 Eylül 2013 Salı

SONBAHAR VE GRÍP


Sonbahar Mevsimi ve Grip 

Merhaba sonbaharın gelişiyle hastalıklar kapımızı her an çalabilir bu yüzden aman dikkat grip ve enfeksiyonlardan korunmada ve tedavide bağışıklık sistemi çok önemlidir. Özellikle çocuklarımızda bunun için beslenmemizde bağışıklık sistemimizin güçlenmesine yardım edecek yeterli protein almaya, özellikle biyolojik değeri yüksek, süt, süt ürünleri, yumurta gibi, proteinleri tüketmeye dikkat etmeliyiz. 

Ayrıca; serbest radikallere karşı ilk savunma hattımız olduğu düşünülen C ve E vitamini, beta-karoten içeren besinleri de sıkça tüketmeliyiz.
Çocuklarımızın hava değişimleri ile birlikte daha fazla miktarda ve oranda Limon, portakal, dolmalık biber, maydanoz, kivi ve greyfurt bol miktarda C vitamini; Ayçiçek yağı, badem, ceviz ve fıstık türleri de E vitamininden zengin besin maddelerinden daha fazla almaları, Turuncu, kırmızı ve yeşil sebze ve meyvelerde bol miktarda bulunan beta karo ten de bağışıklık sistemi hücrelerinin sayısında önemli derecede artış sağlar. Bu vitamini içeren gıdaları tüketmekle hem bağışıklık sistemini güçlendirmiş, hemde kısa hazırlanmış oluruz.. A vitamini, havuç, ıspanak, kabak ve domateste vardır. Bir orta boy patates günlük A vitamini ihtiyacının yaklaşık iki katını karşılar. A vitamininden zengin diğer besinler karaciğer, havuç, ıspanak, brokoli, marul, kayısı ve kavundur. 


Serbest radikallere karşı savaşmak için aldığımız bütün besinler önemlidir fakat bağışıklık sistemini desteklemek . ve savunmaya yönelik yemeyi planlıyorsak yağ ve kolesterol tüketimi, protein alımı aldığımız besinlerin çeşitliliği kadar önemlidir. Bu noktada yağlı ve bol salçalı etlerden ve fazla miktarda şeker tüketiminden de kaçınmak gerekir. Araştırmalar, şekerin akyuvarların bakterileri yutma ve yok etme yeteneğini azalttığını göstermiştir. 100 gram şeker içeren bir içeceğin 2 saat içinde bağışıklık işlevlerini yarı yarıya düşürdüğünü ve bunu en az 5 saat sürdüğü belirtilmektedir. 


Ayrıca bağışıklık sistemini oluşturan hücrelerin organizmadaki hareketlerini sürdürebilmeleri için günde en azından 2-3 litre su içilmesinde fayda vardır. Bununla birlikte omega 3 yağ asitleri adı verilen ve balıkta bolca bulunan yağ asitleri ve proteinli gıdalarda aldığımız bağışıklık sistemimiz için önemli besin kaynaklarıdır. Hastalıksız sağlık dolu bir kış diliyorum.

ÇOCUKLAR VE BABALARI


ÇOCUKLAR VE BABALARI

Çocukların gelişiminde özellikle okul öncesi yaşta ailenin ve yakın çevrenin katkısı çok büyüktür. Değişen yeni toplum düzeninde annenin de iş hayatının bizzat içinde olması, hem evde hem dışarıda sorumluluklar üstlenmesi, çocuğun ailedeki rolünün farklılaşması, çocuğun gelişiminin ve eğitiminin daha önemli bir noktaya gelmesi evdeki anne baba rollerinde de değişimlere neden olmuştur. Bu nedenlerle çocuğun hayatında baba rolü çok daha önemli bir noktaya gelmiştir. Eşinin hamilelik döneminden itibaren ona destek olup, huzurlu olmasını sağlayarak, bebeğin anne karnındaki gelişimini takip etmeye ve onunla iletişim kurmaya çalışarak babanın çocuğun kişilik gelişimindeki rolü başlamış olur. Baba olmakta aynı anne olmak gibi sevgi, deneyim, sabır ve bilgilenme işidir.

Babanın çocukla ilgili daha fazla sorumluluk alması, baba – çocuk iletişimini artırmaktadır. Çocuk ile baba arasındaki kaliteli ilişkinin, çocuğun bilişsel, sosyal, fiziksel, duygusal ve cinsel gelişimi üzerinde olumlu etkileri araştırmalarla kanıtlanmıştır.
Baba ile çocuk arasındaki destekleyici ve olumlu ilişki de, birlikte yapılan etkinlikler ve zengin uyaran ortamı sunmak çocuğun bilişsel gelişimini etkiler. Babaların annelere göre çocuklarına daha fazla bağımsız davranma fırsatı verdikleri de araştırmalarda ortaya çıkan önemli bir olgudur.
Babanın çocuğuna verdiği olumlu geri bildirimlerin onun benlik algısına olumlu yansıdığı da bilinmektedir. Babası tarafından değer verilen, kabul edilen, dinlenilen, sevilen bir çocuk, kendisini değerli hisseder ve olumlu bir benlik algısı geliştirir. Babaların çocuklarını sevdiklerini söyleyebilmeleri, sarılarak, bakışlarıyla ve şakalarıyla bunu somutlaştırabilmeleri çocuklarına babaları ile her şeyi paylaşabileceklerini gösterir. Bu durum çocukların sosyal ilişkide daha başarılı olmalarını sağlayabilmektedir.

Özellikle erkek çocukların cinsel kimlikleri açısında rol modeli olan babaları ile paylaşım içinde olmaları önemlidir. Erkek çocuklar, babalarını gözlemleyerek ve taklit ederek, erkeklerin nasıl davrandıklarını öğrenirler. Bu da dış dünya ile ilişkilerinde, kendilerine daha güvenli olmalarını sağlayan önemli bir etkendir. Kız çocuklarının da erkek rolünü tanımaları ve ikili ilişkilerinde olumlu bir yaklaşım sergileyebilmelerinde babanın rolü son derece önemlidir. Etkisiz baba modeli ya da baba yoksunluğunun özellikle ergenlik döneminde çocuklar üzerinde olumsuz etkileri görülebilmektedir ve bu dönemi daha sıkıntılı yaşamalarına neden olabilmektedir.

Çocuklar her zaman yönlendirilmeye ve sınırlara ihtiyaç duyarlar. Evde mutlaka tutarlı kuralların olması ve bu kuralların taviz verilmeden uygulanması, çocuğun kendine ve sosyal hayata karşı güvenini desteklemektedir. Babanın çocukla kurduğu sağlıklı otorite ilişkisi, dış dünyada kendilerini daha korunaklı ve güvende hissetmelerine neden olur. Zaman zaman baba, zaman zaman da anne tarafından bu kuralların hatırlatılması aile içi dengelerin korunması anlamına gelir.

Baba - çocuk ilişkisinde çocuğu dinlemek, anlamaya çalışmak çok önemlidir. Onunla ilgilenildiğini çocuğun hissetmesi, paylaşımı artıracak ve ilişkiyi güçlendirecektir. Burada önemli olan, baba kimliğinden sıyrılmadan arkadaşça davranabilmektir. Sadece arkadaşı gibi davranıldığında roller ve otorite figürü karışmaktadır. Ona babası olduğunuzu ve her zaman destek vereceğinizi hissettirdiğinizde güven duygusunun gelişmesi olumlu olarak desteklenmiş olur.

Çocuğunuzla paylaşımlarınızı arttırmak için ortak ilgi alanlarından faydalanabilirsiniz. Birlikte baba-oğul, baba-kız olarak etkinlikler yapabilirsiniz. Bisiklete binmek, top oynamak, kitap okumak, sinemaya gitmek, çiçek dikmek gibi birlikte yapacağınız aktiviteler oluşturabilirsiniz.
Tüm bu baba çocuk ilişkisine annenin de destek ve fırsat vermesi önemlidir. Annenin bu beraberliği desteklemesi baba çocuk ilişkisinin gelişmesi ve anne çocuk bağımlılığının oluşmaması açısından gereklidir.

Bir babanın çocuğu için yapabileceklerinin en önemlisi ona duyduğu sevgiyi her zaman göstermek ve dile getirmek olacaktır. İnsan hayatında ki en temel gereksinim “Sevgi”dir. Çocuklar yeterince sevgi görmedikleri bir ortamda büyüdüklerinde, mutlu olmaları ve olumlu ilişkiler geliştirmeleri çok güçleşmektedir. Tabii sevgi ile şımartılmayı birbirine karıştırmamak gerekir. Çocuğu sevmek ve bu sevgiyi ona hissettirmek, çocuğun her istediğini yapmak anlamına gelmemektedir. Çocuğu sevmek, onu fiziksel - duygusal anlamda desteklemek, kendi sorunlarını çözmesine izin vermek, ilgilenmek ve dünyasını onunla paylaşmaktır.


 Yesilkosk Cocukevi

9 Eylül 2013 Pazartesi

6 YAŞ OLUYORUM



BEN  6  YAŞ  OLUYORUM…

Gelişim evrelerimden en ilginçlerinden biriyle karşı karşıyasınız. 5 yaşında rahat, sakin ve uyumlu görünmeme rağmen 6 yaşın ortalarına doğru değişmeye daha hareketli ve gürültücü olmaya başladığımı göreceksiniz, ŞAŞIRMAYIN!
Fizyolojik değişmeler başlıyor, süt dişlerim NEREDE?
Bulaşıcı hastalıklara karşı daha duyarlıyım. Bedenimi daha rahat kontrol edebiliyorum. Kolayca koşabilir, kayabilir, müzikle dans etmekten şarkılar dinlemekten büyük keyif alırım. Kendi başıma giyinip, soyunabilir eşyalarımı düzenleyebilirim. Tuvalet ve temizlik işlerini kendi başıma yapabilirim. LÜTFEN FIRSAT!
Artık oyun gruplarım oldukça geniştir. Oyun kurallarını koyup bunlara uyulması konusunda yeni gelen çocukları uyarabilirim. Resimlerim daha profesyoneldir. Ne çizdiğimi anlamakta güçlük çekmezsiniz.
Son derece meraklıyım etrafımdaki her şeye ilgi duyabilirim. Bu nedenle sizleri biraz kızdırabilirim çünkü etrafı dağıtır bazen de zarar verebilirim. Aslında yeni deneyimler kazanabilme adına çok meraklı olmama rağmen birçok faaliyeti yaparken sizlerin yanımda olmanızı isterim.
Düşünce açısından oldukça realistimdir ve doğumumla ilgili sorular sorar ve tatmin edici cevabı alıncaya kadar üstünüze gelirim.
Bana söylediğiniz bir kuralı veya yasaklamayı körü körüne kabul etmek yerine sık sık ” neden ” sorusunu sorarım. Bir şeyler yaratabilirim ve bu durum beni heyecanlandırır.
Okul benim için çok faydalıdır çünkü kendimi geliştirme ve öğrenme fırsatları verir. Son derece meraklıyım etrafımdaki her şeye ilgi duyabilirim.
Sosyal yönden hala sizlere bağımlı olmama rağmen arkadaşlarım ve öğretmenim benim için çok önemlidir. Ve sizlerin denetiminizdeki rol oyunlarından zevk alır ve bu oyunlardaki rolleri almaktan hoşlanırım.
Artık pek çok şeyden korkmam. Ancak hayali durumlarda 5 yaşındakilerden daha fazla endişe duyabilirim. ÖRN: Hırsızlardan, hayaletlerden… Bu konuda izlediğim filmler, hikâyeler beni etkileyebilir.
Yetişkine daha az bağımlı arkadaşlarım ise benim için vazgeçilmez olmaya başlamıştır.
Değişken yapım nedeni ile ev ile okuldaki davranışlarım arasında inanılmaz farlılıklar görülebilir.
Unutmamalıyız ki, her çocuğun gelişimi kendine özgüdür. Her çocuk bir bireydir ve önemlidir. Çocuk yetiştirmenin laboratuarı olamaz….

5 YAŞ OLUYORUM



BEN  5  YAŞ  OLUYORUM…

Dört yaşımda ki uyumsuzluk ve huysuzluğu geride bırakarak bir yaş daha büyüdüm. Artık 5 yaşındayım ve altın yılımı yaşayacağım. Bu dönemde kendi kendine yetebilen, sosyal, kendinden emin, dengeli ve tutarlı, sakin ve kararlı, şekilci ve uyumlu, rahat ve ciddi olacağım.
Artık siz büyüklere daha az ihtiyacım olacak. Tüm yetenek ve ilgilerimin gelişmesine fırsat verin. Kendi başıma giyinebilir, temizliğimi yapabilir, öz bakımımı karşılayabilirim. Hatta bana fırsat tanırsanız odamı toplarım, eşyalarımı yerleştiririm, masayı hazırlar ve toplarım. Bunlar benim kendime güven duymamı sağlar ve önemli olduğumu hissettirir.
Hayali arkadaşlıklarım yavaş yavaş son bulur fakat korkularım başlar. Bu korkuları size anlatamam tanımlayamam, bu durumda beni dinleyin beni anlayıp yardımcı olun.
Başladığım işi mutlaka bitiririm. Kendi kendimi uzun süre motive edebilirim. Durmaksızın konuşabilir ve sorular sorarım. Düzenli cümlelerimle büyükleri şaşırtır, sosyal ilişkilerimi artırırım. Zaman kavramını anlamaya başlarım.
İsmimi tanıyabilir ve yazabilirim. Zaman zaman harf ve sayıları ters yazarım. Resim yaparken daha kararlıyımdır. Neyi çizeceğime karar verir ve onu çizerim. Dikkat sürem uzamaya başladı. Öğrenmeye karşı daha meraklı ve istekliyimdir. Bu yaşta hala annem benim için çok önemlidir. Annem dünyamın merkezidir, onu memnun etmek, onun yanında olmak, ona yardımcı olmak beni çok mutlu eder.
Motor becerilerim oldukça gelişmekte. Büyük ve küçük kaslarımı kontrollü kullanmayı başarabilirim. Özgürlük ve hareket en önemli ihtiyaçlarımdır. Enerji doluyumdur, fakat çabuk ta yorulabilirim. Artık daha çok hareket ederim, beni izlemek sizi yorabilir. Yeni ve heyecan verici konulardan çok, tanıdık olan konulara ilgi duyarım. Uzun fikir tartışmalarına girebilirim. Anlık olguları yakalayabilirim. Bunları bütün yönleriyle detaylarıyla algılamak isterim.
Bana evet ve hayır tarzında yol gösterebilirsiniz. Buna ihtiyacım var. Olumlu geri bildirime karşı çok güzel tepkiler veririm. Uyarılarınız için tekrar etmeniz gerekebilir.
Unutmamalıyız ki, her çocuğun gelişimi kendine özgüdür. Her çocuk bir bireydir ve önemlidir. Çocuk yetiştirmenin laboratuvarı olamaz.

4 YAŞ OLUYORUM



BEN  4  YAŞ  OLUYORUM…

Üç yaşımda kendimden memnun ve çevresiyle uyumlu özellik gösterirken, dört yaşımda, iki yaşımdaki asilik, inatçılık ve düzensizlik özelliklerime geri dönüş yaparım. Ancak korkmayın bu kez bütün olumsuz tavırlarda eskiye göre daha kolay düzene girebilirim. Yani daha olgunum. Bu yaşta kendime arkadaş olarak hayali tipleri yaratabilecek düş gücüne sahibim. Bu hayali tiplerle beni
 konuşurken görünce hemen paniğe kapılmayın, bu serüvenlerden dolayı yalancılıkla suçlamayın.
Hareket etmeyi çok sevdiğim için amaçsız bir sürü hareket yapacağım. Bu hareketler sırasında koordinasyon bozuklukları olacağı için tökezler ve düşerim. Konuşmayı çok severim, espriler yaparım.
Yaptığım resimler çok anlaşılmayabilir. Ne çizeceğimi söylerim fakat farklı şeyler çizebilirim. İnsan resmini bir baş ve ona bağlı olarak çıkan iki çizgi ile belirterek çizerim. El becerilerim çok gelişmiştir. Kâğıt katlar, makasla keserim. Büyük parça puzzle yapar, hikâyelere başlık bulabilirim.
Parmak emiyorsam, tiklerim varsa, cinsel organımla oynuyorsam bunlar elimde olmadan yaptığım davranışlarımdır. Bu davranışlarım iç huzursuzluğumdan kaynaklanan kontrolsüz davranışlarımdır. Lütfen bana anlayış gösterin.
Grup kurmaya başlar, arkadaşlarımla beraber olmayı çok sevsem de onlarla kavga da ederim. Grubuma yabancı çocukları almayı istemem. Küfür ve ayıp sözleri hiç sakınmadan kullanırım. Siz büyükler bana bu konuda engelleyici tavır sergilerseniz bu kelimeleri kullanmada ısrar ederim.
Gördüğüm her şeyin benim olmasını istiyor olmam, mülkiyet duygumun henüz gelişmediği içindir. Elime aldığım her şeyi kendimin sanıyorsam bu masum bir davranışımdır, bunu hırsızlık olarak değerlendirmeyin.
Bana biraz fırsat verirseniz kendi başıma soyunup giyinebilir, dişlerimi fırçalayabilir, ayakkabılarımı doğru giyebilirim.
Unutmamalıyız ki, her çocuğun gelişimi kendine özgüdür. Her çocuk bir bireydir ve önemlidir. Çocuk yetiştirmenin laboratuvarı olamaz.

8 Eylül 2013 Pazar

OKULA HAZIR MI ?


ÇOCUĞUM OKULA HAZIR MI? 

Okul, çocuğun yaşamında ailesinden sonra katıldığı ilk toplumsal kurumdur. Okul döneminde başarılması gereken derslerin yanında, sosyal ve duygusal olgunluğunda olması beklenmektedir. Okula başlamak yalnızca okuma yazma öğrenmek değildir. Okula başlayabilmesi için çocuğun anneden kolayca ayrılabilmesi, belirli bir süre oturabilmesi, dikkatini toplayabilmesi, öğretmeni ve arkadaşları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, verilen görevi sonuna kadar yerine getirebilmesi, el-göz koordinasyonu, görsel ve işitsel ayrımlaştırma gibi çok yönlü özelliklere sahip olması gerekir. Bu özelliklerden birinin ya da bir kaçının yeterli olmayışı, çocuğun yeni bir okul ortamına uyumu güçleştirir. Bu da kendisinden beklenen görevleri yerine getirmekte başarısız olmasına neden olur. Başlangıçtaki bu kırıklık duygusu onun okula ve okumaya karşı olan tutumunu büyük ölçüde etkiler. Bu durumda geri dönüş mümkün olmayacağı gibi, ilerleyen eğitim dönemlerini etkileyecek olumsuz izleri silmek de kolay olmayacaktır.

Çocuğun akademik bilgiler öğrendiği okul yaşantısının başlangıcı olan 1.sınıf onun hayatında çok önemli bir deneyimdir. Çocuğun ilk deneyimlerini yaşadığı 1.sınıf bütün okul hayatı boyunca “okul ve eğitim” kavramlarını nasıl algılayacağını belirlemektedir. Okul olgunluğu, çocuğun fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimi açısından belirli bir düzeye gelmesi ve okulda kendisinden beklenilenleri başarılı bir şekilde yerine getirmeye hazır olmasıdır. Okul olgunluğuna erişmiş bir çocuk kendisinden beklenenleri rahatlıkla yerine getirebildiği için okula karşı olumlu duygular ve tutumlar geliştirecektir. Okul olgunluğuna erişmemiş bir çocuk ise 1.sınıfa başladığında beklentileri yerine getirememe, okula karşı ve kendine yönelik olumsuz duygular geliştirme, zorlanma ve öğrenme motivasyonunun kırılmasıyla karşı karşıya kalabilir.


Çocuğun okula başlama yaşının gelmiş olması, sayı sayması ya da harfleri yazabilmesi okul olgunluğu için kesin ölçütler değildir. Çocuğun birçok alanda bilgi ve becerilere sahip olması beklenir. Dengeli, duygusal ve toplumsal etkileşimin güçlü olduğu aile ortamında yetişen çocuklar anne ve babalarının desteği ve okulöncesi kurumların katkılarıyla pek çok yeteneği kazanabilir ve yeterli olgunluğa ulaşabilirler.


ZİHİNSEL GELİŞİM


Görsel ve işitsel algılama yeteneği, algıladıklarını hafızada tutabilme, mantıklı düşünebilme, neden-sonuç ilişkisini kurabilme ve yeterli kavram bilgisine sahip olmasıdır. Düşünce ve konuşma birbiriyle bağlantılı olduğu için yönergeleri anlayabilmeli ve düşüncelerini ifade edebilmelidir. Okuma, yazma ve matematiği öğrenmesi istenen çocuğun, duyu organlarının yeterli şekilde gelişmiş olması, detayları kavrayabilmesi, hem görsel hem de işitsel ayırt edebilme yeteneğinin gelişmiş olması beklenir.


DİL GELİŞİMİ


Okuma yazmaya hazırlık için en önemli beceridir. Çocuklar okuma yazmaya başlamadan önce konuşma ve dinlemeyi öğrenmektedirler. Olayları kronolojik sırayla anlatabiliyor olması, yeterli kelime hazinesine sahip olması, zıt kavramları biliyor olması, bir konuşmayı aktarabiliyor olması gerekmektedir. Çocuğun ona anlatılanları dinleyebilmesi, yönergeleri anlaması ve akıcı bir konuşmaya sahip olması dil gelişimi açısından gereklidir.

SOSYAL VE DUYGUSAL GELİŞİM


Çocuk çevresinden aldığı etkilere göre olumlu veya olumsuz davranış modelleri ve buna uygun kişilik yapısı geliştirir. Çocuğun olumlu ya da olumsuz duygusal durum ve kişilik faktörleri okumayı geliştirme veya engellemede önemli bir etkendir. Çocuğun özgüveni gelişmiş, denemeye istekli, kendinden emin ve ilgili ise kendisine sunulanları kolay öğrenecektir. 6 yaşında okula başlayacak çocuğun öncelikle yeterli özgüvene sahip olması gereklidir. Bunun için anne baba ile güvenli ilişki kurmuş olması ve güvenli bir ayrılığı başarabiliyor olması gerekmektedir. Sorumluluk alabilmeli, yaşıtlarıyla rahat sosyal ilişkiler kurabilmeli ve bu ilişkiyi sağlıklı bir şekilde sürdürebilmelidir. Çocukların kendi başlarına hareket edebilme, kendilerini ifade edebilme ve sosyal problemleri çözebilme becerilerine sahip olmaları da sosyal ve duygusal gelişimleri için beklenen becerilerdir.


MOTOR GELİŞİM


Bedenini rahat kullanabiliyor ve bedensel koordinasyonunu sağlayabiliyor olması beklenmektedir. Vücut hareketlerine hakim olması ve gösterilen hareketleri yapabilme becerisi, kalemi tutup yazabilecek ince kas gelişimine sahip olması önemlidir.

DİKKAT VE EL-GÖZ KOORDİNASYONU


Görsel veya işitsel kanallarla gelen mesajları anlayabilmek için dikkatini yoğunlaştırabilmelidir. Dikkat, bir şeyi anlamak veya bir şeyi başarmak için organizmanın uyanık ve hazır duruma geçmesidir. Grupla yapılan etkinliklerde sakin bir şekilde oturma, dinleme ve yönergeleri uygulayabilme bu yeteneğin geliştiğine ait başlıca belirtilerdir.
Resimli kitapları ilgiyle inceleyebilme, makası rahatlıkla kullanabilme, ona verilen bir resmi çizgileri taşırmadan boyayabilme ve sınırlı alanlarda çizebilme, 20-25 dakika tek başına bir etkinlikte veya oyunda yoğunlaşabilme beklenmektedir.

ÇOCUKLARIMIZIN OKULA HAZIR OLUŞLUKLARINI GELİŞTİRMEK İÇİN;


• Okul olgunluğu sadece akademik bir takım çalışmalarla gelişmez, çocuğun evde çeşitli sorumlulukları alması da okul olgunluğunun gelişimini destekleyecektir.
• Çocuğunuza okuduğunuz hikâye kitapları ile ilgili konuşabilirsiniz. Okuduğunuz hikâyeyi anlatmasını isteyebilirsiniz. Hikâye ile ilgili sorular sorabilirsiniz.
• Hikâye oluşturma ve hikâye tamamlama oyunları oynayabilirsiniz.
• İfade edici dili geliştirmek için, çocuğun iletişime geçebileceği, kendi duygu ve düşüncelerini ifade edebileceği uygun ortamlar hazırlayabilirsiniz.

• Çeşitli konularda sohbetler edip, kelime hazinesinin ve dil becerisinin gelişmesini sağlayabilirsiniz. Küçük sohbetler yaparken, kısa cevap vereceği sorulardan çok daha uzun cümleler kuracağı açık uçlu sorular sorabilirsiniz.
• Çeşitli konular vererek resimler yapması, düşüncelerini resimlerle de ifade etmeleri için yönlendirebilirsiniz.

• Sınırlı boyamalar yapmasını sağlayabilirsiniz.
• Nesneler arasında benzerlik ve farklılıkları bulma oyunları oynayabilirsiniz.
Örneğin; Araba ve bisikletin, kiraz ve çileğin ortak özelliklerini ve farklı özelliklerini
Konuşabilirsiniz.
• Yaşıtlarıyla sosyal ilişkilere girebileceği ortamlar için fırsatlar yaratabilirsiniz.
• Çocuğunuzun okula başlamadan önce öz bakım becerilerini kazanmasını
sağlayabilirsiniz. ( Örneğin el-yüz yıkama- kurulama, giysilerini giyip-çıkartma,
düğmeleri ilikleyip çözebilme, tuvalet temizliğini kendisinin yapabilmesi vb.)
• Çocuğunuzdan, birlikte yaptığınız bir etkinlikten sonra yapılan işleri sırasıyla
anlatmasını isteyebilirsiniz. Örneğin birlikte bir salata yaptıysanız bunu sıralı bir
şekilde anlatmasını isteyebilirsiniz.
• Bu dönemde çocuğun temel fiziksel (motor) becerilerinin (tek ayak üzerinde
durma, tek ayak üzerinde zıplama, atlama, bisiklete binme, top tutma gibi) gelişmesini sağlayacak oyun fırsatlarıyla bu alandaki gelişimini destekleyebilirsiniz.

YEŞİLKÖŞK
ÇOCUKEVİ


Kaynakça;
Kılıç, Özdemir Gülden. Yüksek lisans tezi, Okul Olgunluğu İncelenmesi, Ankara Üniversitesi, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü. 2004 Ankara.
Milli Eğitim Dergisi. Sayı 155-156. Okul Öncesi Eğitimin Okul Olgunluğu üzerinde İncelenmesi. 2002-yaz
Oktay, Ayla. İstanbul Üniversitesi yayınları. 1993 İstanbul.
PDR Derneği. Eyvah Çocuğum Zor Durumda Ne Yapabilirim? Nobel Yayın Dağıtım, 2001 Ankara.

7 Eylül 2013 Cumartesi

ANAOKULU SEÇÍMI



ANAOKULU SEÇÍMI
Anaokulu seciminde dikkat edilmesi gereken onemli noktalar sunlardir ;

* Herzaman yakin olan okul dogru secim degildir.
* Okulun fiziksel yapisi (bina, bahce, oyun alani, siniflar) cok onemlidir.
*Ebevynin beklentileri dogru tartilmalidir.
*Secim asamasinda cocukla gezilmemeli, karar asamasinda cocuk mutlaka programa dahil edilmelidir.
*Ogretmenlerin ve personelin egitimli, deneyimli ve birikimli olmasina dikkat edilmelidir.
*Okul temizlik ve hijyen konusunda titiz calismalidir.
*Egitim kaliteli ve programli olmalidir.
*Kurumda psikolog yada pedagok olmasina dikkat edilmelidir.

VE EN ONEMLISI SON KARAR VERILDIKTEN SONRA OKULA GUVENILMELIDIR .